Din Eğitiminde Ruh ve Gayenin Önemi

Din Eğitiminde Ruh ve Gayenin Önemi


Yazı: Harun Saygın - Uludağ Üniversitesi

DİN EĞİTİMİNDE RUH VE GAYENİN ÖNEMİ

Din eğitimi, bireyin hayatına yön veren, inancını şekillendiren ve ahlaki değerlerini inşa eden bir süreçtir. Ancak günümüzde, okullarda verilen din eğitiminin genellikle yüzeysel bir şekilde ele alındığını ve yalnızca kültürel bir aktarım olarak sunulduğunu görmekteyiz. Çocuklara İslam’ın bir kültür değil, bir ruh ve gaye kazandıran inanç sistemi olduğu öğretilmediğinde, dinin gerçek anlamı anlaşılmadan yalnızca şekilsel bir bilgi olarak kalmaktadır. Oysa ki din eğitimi, insanın kalbine hayat veren, ona yaşam amacı kazandıran bir temel üzerine inşa edilmelidir.

Din eğitiminin doğru bir şekilde verilmesi, öncelikle imanın öneminin çocuklara aktarılmasını gerektirir. Allah’ın varlığı, birliği ve yaratılışın amacı, mantıksal ve kalbi delillerle anlatıldığında, çocuklar dinin derin anlamını kavrayabilirler. Risale-i Nur’da bu meseleye dair şu ifadelere yer verilir: “İman, insanın kalbine bir manevi yasakçı yerleştirir. İnsan, iman sayesinde en küçük davranışında bile vicdan muhasebesi yapar, kötülüklerden uzaklaşır.” Bu ifade, imanın yalnızca teorik bir bilgi değil, insanın hayatını düzenleyen bir ahlak sistemi olduğunu açıkça göstermektedir. Çocuğun kalbine yerleştirilen bu manevi yasakçı, onun dürüstlüğünü, sorumluluk duygusunu ve iyi ahlakını şekillendirir.

Bir çocuğun eğitiminde, imanın bu yönü vurgulandığında, hayatının her alanında daha bilinçli ve ahlaklı bireyler yetiştiğini görmek mümkündür. Çünkü iman, bireyin sadece Allah’a karşı olan görevlerini değil, aynı zamanda insanlarla olan ilişkilerindeki ahlaki sorumluluklarını da güçlendirir. İman ile ruh kazanan birey, toplumsal hayatta da etrafına fayda sağlamak, milletine ve memleketine hizmet etmek gibi bir gaye edinir. Kalbinde Allah sevgisi olan bir insan, çevresindeki insanlara karşı daha merhametli, daha fedakar bir yaklaşım sergiler. Bu da toplumsal barış ve dayanışmanın temelini oluşturur. Risale-i Nur'da geçen şu ifade bu düşünceyi destekler: “İman, insana sorumluluk yükler; yalnız kendini değil, başkalarını da düşünmeyi öğretir.” Bu sorumluluk bilinciyle iman sahibi birey, hayatın zorluklarıyla baş ederken, aynı zamanda toplumuna faydalı bir rehber ve örnek olmayı amaçlar.

Eğer din eğitimi sürecinde öncelik iman esaslarına verilirse, çocuklar hem kalplerinde bir huzur bulacak hem de yaşamlarında bir gaye edineceklerdir. Bu temel üzerine inşa edilen ilmihal bilgileri, çocuklara dinin sadece bir yük değil, bir rehber olduğunu gösterecektir. Büyük İslam alimlerinden İmam Gazali’nin şu sözleri de bu yaklaşımı destekler: “İman, insanın kalbine hayat verir. Kalp imanla dirilmediği sürece amellerin bir tesiri yoktur.”

Sonuç olarak, din eğitimi yalnızca bir kültür aktarımı olmaktan çıkarılmalı, çocuğun ruhuna ve kalbine hitap eden bir içerikle yeniden şekillendirilmelidir. Allah’ın varlığının ve peygamberliğin önemine dair meseleler delillerle anlatıldığında, çocuk dini kavramakta daha istekli ve gayretli olacaktır. Bu şekilde verilen din eğitimi, bir gaye ve yaşam rehberi sunarak çocuğun hayatını ahlak ve inançla aydınlatacaktır.