Yazan: Ali Müfit Korkmaz
Bu yazı her şeye rağmen ‘başka bir yol var’ düşüncesinden hareketle eğitime bir de okulun dışından aktiviterle bakmayı amaçlayan dolayısıyla bilinen sınırların dışına çıkmanızı sağlayacak otantik bir yazıdır.
Evin içi, sınıfın içi, bahçenin içi, kültürün içi, toplumun içi... İçinde olunacak şeyleri sonsuza kadar sıralamak mümkün. Fakat unutmamak gerekir ki ‘içinde olmak’ tanım gereği daima bir çerçeveyi dolaysıyla sınırlandırılmayı ifade eder. Kişi her ne kadar yukarıda saydıklarımızın içinde varolup gelişse de bir an olsun bulunduğu ortamdan çıkma cüreti gösterememişse anlam dünyası sadece varolduğu dünya ile sınırlı kalacaktır. Özgürleşmek ve özgünleşmek için sınırların dışına çıkmak gerek. İngilizlerinde de dediği gibi ‘think out the box’. (Alışılmışın dışında düşünmek, farklı, geleneksel olmayan veya yeni bir perspektiften düşünmek anlamına gelen bir metafordur. Bu ifade aynı zamanda genellikle yeni veya yaratıcı düşünceye atıfta bulunur.)
Bu yazı her şeye rağmen ‘başka bir yol var’ düşüncesinden hareketle eğitime bir de okulun dışından aktiviterle bakmayı amaçlayan dolayısıyla bilinen sınırların dışına çıkmanızı sağlayacak otantik bir yazıdır.
Aslı itibariyle bu yazıyı yazmama vesilen olan Okuldışı kitabının yazarı Yavuz Yiğit, yukarıda okumuş olduğunuz başlık sebebi ile kitabını kaleme aldığını söylüyor. Onun tabiriyle bu mesele kitabın kalbini teşkil ediyor. Neymiş bu mevzuyu bu kadar önemli kılan gelin beraber bakalım.
Aslında her şey 21. Yüzyılın adeta bir bilgi çöplüğüne dönüşmesiyle başladı desek çok da yanlış olmaz. Nasıl mı? Hemen örnek vereyim. Mesela bugünün imkanlarıyla en iyi eğitimleri en iyi hocalardan kimi zaman ücretsiz kimi zaman da cüzi bir ücretle alabilme imkanına sahipisiniz. Böyle bakınca kulağa hoş geliyor belki ama yetenek dediğimiz şey ne yazık ki böyle kazanılmıyor. Üstüne üstük sosyalleşme araçlarının birçoğunun da dijitalleşmiş olması işin cabası. Tam da bu noktada okuldışı aktiviteleri harika çözümler sunuyor. Böyle derken tam olarak neyi kastediyoruz; hemen söyleyeyim: Spor takımlarına katılmak, STK’larda görev almak, öğrenci kulüplerinde faaliyet göstermek, sanata dair resim, müzik, tiyatro gibi çalışmalar yapmak, öğrenci meclislerinde bulunmak yani kısacası okul dışında kalan ancak eğitimin bir o kadar içinde olan birtakım aktiviteler dizisi...
Sanki şöyle diyenleri duyar gibiyim: ‘Amaaan! çocuğa ders vakitleri dışında çok bir vakit kalıyor sanki de yetmiyormuş gibi bir de bunlarla uğraşsın. Hem onun ders çalışması lazım bunlar boş iş.’ ABD Eğitim Dairesi Başkanlığının yaptığı bir araştırmaya göre, okul dışı faaliyetlere katılan gençlerin sosyo ekonomik geçmişlerine bakılmaksızın okul ortalamalarının 4 üzerinden 3’ün üzerinde olması ihtimalinin diğer öğrencilere göre 3 kat daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Şayet bu bilgi de ikna edici olmadıysa gelin okul dışı faaliyetlerinin tam olarak ne işe yaradığına daha açık bir şekilde madde madde bakalım:
Diğer maddeler her ne kadar kendi içinde önemli olsa da hiç şüphesiz bu tarz aktivitelerin en önemli yanı hayatı daha anlamlı bir yer haline getirmeleridir. Ne yapıyorsanız yapın ama bu hayatta değer üreten bir iş yapıyorsanız bunun sağlayacağı manevi tatmin hissi, hiçbir işle kıyaslanmayacak derecededir. Herhangi bir etkinliğe amacını yönelten genç kendisini ona göre ayarlar, kendisini disipline eder bu sırada kendi dertlerini de unutur ve sonuç olarak ‘Derdi olan yollara düşer’ Neşet Ertaş’ın da dediği gibi bundan sonra ‘Aşk ile koşan yorulmaz.’ Veren bir ruh halinin alan bir ruh halinden daha mutlu olduğunu düşünürsek bir gence hayatı boyunca yapabileceğiniz en güzel şey, hayatına anlam kazandırmak dolayısıyla bunun için kafasını kaldırmasını sağlamaktır.
Bugün herkesin bildiği bir gerçek de şu ki; gençler kendilerini tanıyabilecekleri bir okul ortamında yetişmiyorlar. Varsa yoksa sınıfta ders, test çözme ve sayfalar dolusu ödevler... Sırf bu yüzden liseli gençler üniversite tercih dönemi geldiğinde hangi bölüme gidecekleri noktasında fazlaca sıkıntı çekiyor. Sonrasında da en iyi puan alan tıp, ağzı iyi laf yapansa hukuk fakültesini tercih ediyor. Halbuki kulüp liderliği yapan bir öğrencinin işletme ve yöneticiliği, takım çalışmasına uygun olup olmadığını, arka planda mı yoksa ön planda insani ilişkilerde mi iyi olup olmadığını anlaması aslında çok da zor değil.
Öğrenci kulüpleri müthiş staj alanlarıdır. Aktif bir kulüp geçmişi olan kişi cv’sinde birçok proje ve organizasyondan rahatlıkla bahsedebilir. Sadece bahsetmekle de kalmaz aynı zamanda yeteneklerini geliştirir nasıl mı? Hadi bunu bir tane su kuyusu açma projesinin planlama aşamalarına bakarak görelim.
-Öncelikle faaliyetin yapılacağı bölge araştırılacak ki insanlar ikna edilsin (Genel kültür ve ihtiyaç analizi)
-Daha önce bu faaliyeti yapanlarla görüşme (Pazar analizi)
-Ekip kurulması ve yönetilmesi (Liderlik yeteneği)
-Gerekli harcama kalemlerinin belirlenmesi (Bütçe yönetimi)
-Faaliyetin duyurulması. Sunum ve reklam (Kampanya yönetimi-sunum becerisi)
-Tüm bu süreçleri not etme (Raporlama yeteneği)
Unutmamak gerekir ki firmalar işe alım sürecinde okul ismi ve diplomadan ziyade yukarıda adı geçen yeteneklere sahip olan adayları seçmeye daha istekli oluyorlar.
Bu demek oluyor ki her ne kadar size iş bulmanızda yardım edecek dayınız veya amcanız yoksa da okul dışı faaliyetleri münasebetiyle tanışmış olduğunuz insanlar sizin manevi dayı veya amcanız mesabesinde olacağıdır. Bu sebeple bağlantılarınız sizin gerçek değerinizi ortaya çıkarmada çok güzel bir araca dönüşmüş olacaktır. ‘Your network is your networth’
İKSV’nin 2019’da yayınladığı Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek raporunda sanatsal faaliyetlerle ilgilenen çocukların ve gençlerin pek çok farklı konuda yeteneklerini geliştirdiklerinden bahsediliyor. Rapor ABD’de 25.000 bin çocuğun üzerinde 10 yıl boyunca gerçekleştirilen bir projeye atıf yaparken özellikle de risk altında yaşayan düşük gelirli gençlerin akademik ve sosyal alandaki başarılarına ışık tutuyor. Sanat faaliyetlerine katılan çocukların üniversite derecesi alma şanslarının üç kat daha fazla olduğu, sanat etkinliklerine az katılan çocuklarınsa okuldan mezun olamama risklerinin beş kata daha fazla olduğu görülüyor.
Kulüplerin iç dinamiği değişkenlik gösterse de bir şeyler başarmak için aynı yönde motive olmuş kişiler genellikle çok eğlenirler. Aynı esnada belki kendi ülkelerini hatta dünyayı gezme fırsatı bulurlar. Hal böyleyken özelde öğrenci kulüpleri genelde okul dışı faaliyetleri bütün faydaları dışında asla unutamayacağınız sıkı dostluklar kurmanıza olanak sağlar.
Son söz kabilinden bir şey söylemek gerekirse gençlerimizi ‘Akıllı İyiler’ olarak yetiştirmek zorundayız. Ne demek akıllı iyilik? Organize olmuş, olaylara profesyonelce bakabilen, sivil topluma ‘haftada iki saat buluşup oturduğumuz, sosyalleşip dağıldığımız yerler’ gözüyle bakılmadığı bir iyilik hareketinden bahsediyorum. Değilse yaklaşık 15 yıldır değişmeyen STK’lardaki %5’lik genç payını, onlar adına edeceğimiz beylik laflarla artıramayız. İşte tam da bu yüzden gençlere ‘iyi alışkanlıklar’ kazandıracak okuldışı faaliyetleri hayati önem arzediyor. Vesselam.