Zor Çocuk


Yazı: Muhammed Furkan ÇALIŞIR - Bursa Teknik Üniversitesi

ZOR ÇOCUK

Her sınıfta öğretmeni zorlayan, uyum sağlamakta güçlük çeken veya dikkat dağıtan öğrenciler bulunur. Bu çocuklar genellikle “Zor Çocuk” olarak tanımlansa da, bu tanım onların eğitime olan ihtiyaçlarını görmezden gelme riskini artırır. Ünlü eğitimci ve psikolog Alfred Adler’in “Her davranışın ardında bir ihtiyaç vardır” sözü, bu konuda derin bir farkındalık sağlar. Aslında zorlayıcı davranışlar, çocuğun kendini ifade etme ve anlaşılma ihtiyacının bir yansımasıdır. Bu nedenle, öğretmenler bu öğrencilerle doğru iletişim kurmayı öğrenmelidir.

Zor öğrencilerle iletişim kurmanın ilk adımı, onların davranışlarını anlamaya çalışmaktır. Bu davranışları neden yaptıklarını öğrenmek için sabır ve empati gereklidir. Örneğin, bir öğrenci sürekli derste konuşuyor veya dikkat dağıtıyorsa, bu davranışın ardında ilgi ihtiyacı, kaygı veya evde yaşadığı sorunlar olabilir. Eğitimci Haim Ginott’un “Öğrenciler, söylediklerimizi değil, onlara nasıl hissettirdiğimizi hatırlarlar.” sözü, öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları duygusal bağın önemini vurgular. Öğrencilerin davranışlarını anlamak için öğretmenlerin gözlem yapması ve öğrencilerle birebir iletişim kurması önemlidir. Öğrencinin davranışlarının ardındaki nedenleri anlamak, öğretmenin ona nasıl yaklaşması gerektiği konusunda ipuçları verir. Örneğin, bir öğrenci sürekli derste konuşuyorsa, bu davranışın ardında ilgi ihtiyacı, kaygı veya evde yaşadığı sorunlar olabilir. Bu durumda, öğretmen öğrenciyi dinleyerek ve ona destek olarak, bu davranışların azalmasına yardımcı olabilir.

Zor çocuklarla başa çıkmanın bir diğer etkili yöntemi ise pozitif disiplin tekniklerini kullanmaktır. Ceza vermek yerine, öğrencinin olumlu davranışlarını fark etmek ve takdir etmek, onun özgüvenini artırır ve olumsuz davranışlarını azaltır. Pozitif disiplin, öğrencinin olumlu davranışlarını pekiştirir ve ona doğru davranışları öğretir. Örneğin, bir öğrenci derste sessizce çalıştığında veya arkadaşlarına yardım ettiğinde, öğretmenin bu davranışları takdir etmesi, öğrencinin bu tür davranışları tekrarlamasını teşvik eder. Ayrıca, öğrencinin görüşlerini dinlemek ve ona küçük sorumluluklar vermek, öğretmen-öğrenci arasındaki bağı güçlendirebilir. Öğrencinin görüşlerini dinlemek, onun kendini değerli hissetmesini sağlar ve öğretmenle olan ilişkisini olumlu yönde etkiler.

Bunun yanı sıra, zor öğrencilerle başa çıkarken öğretmenlerin sabırlı ve anlayışlı olması önemlidir. Öğrencilerin davranışlarını hemen değiştirmelerini beklemek yerine, onlara zaman tanımak ve destek olmak, uzun vadede daha olumlu sonuçlar doğurur. Öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları güven ilişkisi, onların davranışlarını olumlu yönde etkiler ve sınıf ortamını daha huzurlu hale getirir.

Sınıfta zor çocuklarla iletişim kurmak, öğretmenin sabrını ve iletişim becerilerini test eden bir süreçtir. Ancak unutulmamalıdır ki, her çocuğun içinde keşfedilmeyi bekleyen bir potansiyel vardır. Öğretmen, bu potansiyele ulaşabilmek için sabırlı, anlayışlı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemelidir. “İyi bir öğretmen, zor öğrenciyi cezalandıran değil, onu kazanandır.” Sınıfta zorlayıcı olarak görülen her çocuk, doğru bir rehberlikle kendini ifade etme fırsatı bulabilir ve eğitimde başarıya ulaşabilir.